EDİP YÜKSEL’İN İDDİALARI VE KÖLELİK MESELESİ
بسم الله الرحمن الرحيم
EDİP YÜKSEL’İN İDDİALARI VE KÖLELİK MESELESİ
Edip Yüksel’in bu husustaki iddiası, tarihî ve ilmî açıdan ciddi hatalar içermektedir. İslâm’ı ve Kur’ân’ı bir bütün olarak anlamadan, tarihî bağlamı göz ardı ederek ve nassları kendi yorumuna göre çarpıtarak yaptığı bu tür iddialar, ilmî gerçeklerle örtüşmemektedir.
1. Kölecilik Şirk Midir?
Edip Yüksel, “kölecilik şirktir ve affedilmez tek günahtır” iddiasında bulunmaktadır. Oysa Kur’ân’da kölelik ile şirkin aynı şey olduğu veya köleliğin affedilmez olduğu yönünde herhangi bir âyet yoktur. Kur’ân’da affedilmeyen tek günah şirktir:
> إِنَّ اللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ
“Şüphesiz ki Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları ise dilediği kimse için bağışlar.” (Nisâ, 4/48)
Bu âyet, şirkin dışındaki tüm günahların Allah’ın dilemesine bağlı olarak affedilebileceğini açıkça ifade etmektedir. Dolayısıyla köleliği şirk olarak tanımlamak ve affedilmez tek günah ilan etmek, açık bir tahriftir.
2. Kur’ân Köleliği Meşrulaştırır Mı?
Kur’ân, köleliği bir teşvik unsuru olarak değil, aksine tedricî olarak kaldırılmasını sağlayacak hükümler içeren bir kitap olarak ele almıştır. Edip Yüksel’in iddiasının aksine, İslâm köleliği bir ibadet veya şirk unsuru olarak sunmamış, aksine onu özgürlüğe kavuşturmanın faziletini vurgulamıştır.
Köleleri azat etmeyi teşvik eden bazı âyetler:
“Bir köleyi hürriyetine kavuşturmak…” (Beled, 90/13)
“Eğer (köleleriniz) sizinle anlaşma yapmak isterlerse, onlarla yazılı anlaşma yapın ve Allah’ın size verdiği maldan onlara verin.” (Nûr, 24/33)
“Köleleri azat etmek, keffâretler arasında yer almaktadır.” (Mâide, 5/89; Mücâdile, 58/3)
Bu âyetler, köleliğin ortadan kaldırılmasını teşvik eden bir süreç başlatmıştır.
3. Firavun’un Dini ve İslâm
Edip Yüksel’in “Firavun’un dinini İslâm diye pazarlıyorsunuz” ifadesi de büyük bir çarpıtmadır. Firavun’un dini, zulüm ve zorbalık üzerine kuruluydu. O, insanları kendi rabliği altında köleleştiriyor ve zulmediyordu. Oysa İslâm, adalet, merhamet ve özgürlük üzerine kuruludur.
Firavun’un köleliği zorunlu kıldığı ve insanları kendine kul etmeye çalıştığı Kur’ân’da açıkça belirtilmiştir:
> فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ فَأَطَاعُوهُ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ
“Böylece (Firavun) kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eğdiler. Gerçekten onlar fasık bir kavim idiler.” (Zuhruf, 43/54)
İslâm ise insanların sadece Allah’a kul olmalarını emretmiştir:
> وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنْسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ben cinleri ve insanları ancak Bana ibadet etmeleri için yarattım.” (Zâriyât, 51/56)
Ayrıca İslâm toplumunda köleler, aşağılanan ve cahil bırakılan insanlar değil, aksine eğitilip toplumda yüksek makamlara gelebilen bireylerdi.
Mesela, Zeyd b. Hârise (radıyallâhu anh): Resûlullah’ın ﷺ evlâtlığı olmuş, İslâm ordularına komutanlık yapmıştır.
Bilâl-i Habeşî (radıyallâhu anh): Ezan okuma şerefine nail olmuş, İslâm’ın en saygın sahâbelerinden biri olmuştur.
İbn Sîrîn: İran’ın Cercerâyâ kasabasından olan babası Sîrîn, Hâlid b. Velîd’in Aynüttemr’i fethi esnasında elde edilen esirler arasında bulunuyordu. Enes b. Mâlik kendi payına düşen Sîrîn’i mükâtebe usulüyle âzat etti. Annesi Safiyye de Hazreti Ebû Bekir’in âzatlısıdır. Dolayısıyla annesi ve babası köle olan Muhammed b. Sîrîn, rüya tabiriyle tanınan meşhur bir fâkih ve muhaddis olarak âlimliğe yükselmiştir.
Atâ b. Ebî Rebâh: Mekke’ye çok küçük yaşta giden ve orada pek çok sahâbîden ilim öğrenen Atâ b. Ebî Rebâh, Mekke'nin en önde gelen fakihlerinden biri olmuştur. O, Mekkeli Benî Fihr veya Cumah ailesinin mevlâsı idi.
Görüldüğü gibi, İslâm’daki kölelik ile Firavun’un zulme dayalı kölelik sistemi arasında hiçbir benzerlik yoktur. Firavun’un köleleri birer baskı ve zulüm aracı olarak kullanılırken, İslâm’daki köleler toplumun bir parçası olarak eğitim almış, yükselmiş ve âlim olabilmiştir.
Dolayısıyla, Firavun’un dini ile İslâm’ı kıyaslamak, Kur’ân’ı hiç anlamamak demektir. Edip Yüksel’in yaptığı bu kıyas, tamamen gerçeklerden uzak, ideolojik bir çarpıtmadan başka birşey değildir.
Hâsılı, Edip Yüksel’in iddiaları, İslâmî kaynaklar, tarihî gerçekler ve Kur’ân âyetleriyle çelişmektedir. Kölelik, İslâm öncesi toplumların bir gerçeğiydi ve İslâm onu aniden yasaklamak yerine tedricî olarak kaldırma yoluna gitmiştir. Kur’ân’da köleliği teşvik eden hiçbir âyet yoktur, aksine onu kaldırmaya yönelik hükümler getirilmiştir. Şirk ile köleliği bir tutmak ise ilmî dayanaktan yoksun, ideolojik bir yorumdur. Aslında Edip Yüksel başlangıç itibariyle müstakim bir yolda giderken önce 19 mucizesini kabul etmiş ama Reşad Halife'nin itikaden bozuk olabileceğini de itiraf etmiş sonrasında ise Reşad Halife'ye verdiği manevî makamın tesirinde kalarak tamamen onun batıl mezhebine sülûk etmiş ve burada olduğu gibi daha nice batıl hükümlerde bulunmuştur.
Rabbim ona da bize de hidayet ve istikamet lutfetsin.
Yorumlar
Yorum Gönder