Seriyyeler
بسم الله الرحمن الرحيم
SERİYYE Mİ, GASP MI!?
Resûlullah ﷺ, seriyyeleri belirli stratejik ve askerî amaçlar doğrultusunda kullanmıştır. Bu seriyyelerin başlıca amaçları şunlardır:
a. Müslüman Varlığını Hissettirmek
Çevrede kendi mevcudiyetini hissettirerek, müşriklerin, Müslümanları Mekke'den kovmakla İslâm nurunu söndüremediklerini göstermekti.
يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللّٰهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
"Onlar Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmeye çalışıyorlardı. Bilmiyorlardı ki, Allah durmadan nurunu tamamlıyor." (Saf sûresi, 61/8)
Çölün o karanlıklı vahşeti ve cahiliye içinde bile, Allah nurunun söndürülemeyeceğini Resûlullah ﷺ onlara bu şekilde göstermek istiyordu.
b. Kuvvetin Hakka Ait Olduğunu Göstermek
Hem ispat ediyordu ki, hüküm sadece Mekke müşriklerine ve Kureyş'e ait değil.. hakkı temsil edenlerin de bir hissesi, bir payları var.. ve bir gün gelecek, kuvvet, elindeki bütün silahlarıyla Hakk'a teslim olacaktır. İşte o gün yeryüzünde söz sadece ve sadece hakkın eline geçecek.. ve işte o zaman hukukun üstünlüğü tam olarak günyüzüne çıkacak.
Resûlullah ﷺ Kureyş'in haklı olmadığını; fakat, kuvveti ellerinde tuttuklarından dolayı yer yer ve muvakkaten hakka galebe çaldıklarını biliyordu. Bunun için de Resûlullah ﷺ hakkın kuvvetinin ilan edilmesi lâzım geliyordu ki, işte O da tertip ve teşkil buyurduğu bu seriyyeleri ile çevresine bunu anlatıyordu.. yani, Ebû Süfyanların, Ebû Cehillerin, Utbelerin, Şeybelerin, İbn-u Ebî Muaytlerin, Velidlerin insanlık üzerinde herhangi bir haklarının olmadığını, aksine onların insanlığın haklarını gasbetmiş istismarcılar olduğunu fiilen ortaya koyuyordu.
c. İrşada Zemin Hazırlamak
Bu seriyyeler irşad yolunun önündeki engelleri açmaya matufdu. Evet O, çölde bu keşif kollarıyla, zabıta kuvvetini ele geçirecek, kendi mürşidlerinin, mübelliğlerinin köy, kent her yerde gezmelerini temin edecek, yolları emniyet ve güven altına alacak, mürşidlerine çalışma atmosferi hazırlayacaktı.
d. Emniyeti Temin Etmek
O günlerde çölde çapulculuk hâkimdi. Kim kuvvetli ise o haklıydı ve mazlumun hakk-ı hayatı yoktu.. kim kuvvetli ise, o sürekli eziyordu. Bunun karşısında Resûlullah ﷺ, şunu plânlıyordu; her yerde askerî müfrezeler gezecekti ama, kimsenin kılına dokunmayacak, malına el sürmeyecek, ırza, namusa ilişilmeyecek, evet; silahlı insanlar milletin kapısının önünden geçecek ama onlar, emniyet ve güvenin bekçiliğini yapacak, kimsenin burnunu kanatmayacak.. ve herkese göstereceklerdi ki, çölde çapulculuktan başka şeyler de oluyormuş. Bunu, temsil etse etse ancak ta baştan çapulculuğa karşı ilan-ı harp eden Resûlullah ﷺ temsil edebilirdi.
Bu arada herkes, şunu çok iyi duymuş, anlamış ve bilmiş olacak ki, çöl sadece Mekke müşriğinin değil, Resûlullah da ﷺ onda bir hakkı var.. ve bu hak, zamanla, inkişaf edecek, nurun yayıldığı gibi yayılacak, her evde, her hanede, her vicdanda, her zihinde kendisini hissettirecek ve ettirdi de...
Ayrıca bu dört meseleyi seriyyelerin çeşitleri ile somutlaştırmak üzere bunlarda ilave edilebilir;
Birincisi Suriye ticaret yolunu kontrol altına almaya yönelik, Kureyş kervanlarını takip eden seriyyelerdir. Hicretin ilk iki yılında yoğun biçimde sevkedilen bu seriyyelerle bölgede etkinliğin arttırılmasına ve üstünlüğün ele geçirilmesine çalışılmıştır. Hicretin birinci yılında gönderilen Hamza b. Abdülmuttalib kumandasındaki Îs Seriyyesi, Ubeyde b. Hâris kumandasındaki Râbiğ Seriyyesi ve Sa‘d b. Ebû Vakkās kumandasındaki Harrâr Seriyyesi bunların başlıcalarıdır.
İkincisi Medine’nin iç ve dış güvenliğini sağlamaya yönelik seriyyelerdir. Mekke müşriklerinden ve Medine civarındaki düşman kabilelerden gelen saldırıları karşılamak, yerinde bastırmak ya da gerçekleşen saldırılara cevap vermek amacını taşıyan bu seriyyelerin sayısı çoktur ve bunlarda önemli sonuçlar elde edilmiştir. Ebû Seleme el-Mahzûmî’nin Katan, Muhammed b. Mesleme’nin Kuratâ, Ukkâşe b. Mihsan’ın Gamre, Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın Zülkassa, Zeyd b. Hârise’nin Cemûm ve Alkame b. Mücezziz’in İslâm tarihinde ilk deniz seferi mahiyetindeki Habeş seriyyeleri bu türdendir.
Üçüncüsü yine güvenlikle ilgili, istihbarat toplamak ve keşif yapmak için gönderilen seriyyelerdir. Resûlullah'ın ﷺ askerî başarısında büyük payı olan bu tür seriyyelerin ilki ve en meşhuru, hicretin on yedinci ayına rastlayan recebin başında (Ocak 624) Abdullah b. Cahş’ın kumanda ettiği Nahle Seriyyesi’dir. Abdullah b. Revâha ve Abbâd b. Bişr’in Hayber seriyyeleri de bu gruptandır.
Dördüncüsü özel görevlerle yollanan seriyyelerdir. Bunlardan Âsım b. Sâbit’in Recî‘, Münzir b. Amr’ın Bi’rimaûne ve Abdurrahman b. Avf’ın Dûmetülcendel seriyyeleri İslâm’a davet için gönderilmiştir. Özel görevli seriyyelerin bir başka türü de dine ve kutsal değerlere hakaret edenlerin bertaraf edilmesi amacıyla Umeyr b. Adî’nin Asmâ bint Mervân, Sâlim b. Umeyr’in Ebû Afek, Muhammed b. Mesleme’nin Kâ‘b b. Eşref ve Abdullah b. Üneys’in Hâlid b. Süfyân’ı (veya Süfyân b. Hâlid) cezalandırması örneklerinde olduğu gibi İslâm düşmanlarının üzerine sevkedilenlerdir. Hâlid b. Velîd Uzzâ, Sa‘d b. Zeyd el-Eşhelî Menât ve Ebû Süfyân ile Mugīre b. Şu‘be de Lât putlarını yıkmakla görevlendirilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder