İBN ŞİHÂB ez-ZÜHRÎ Radıyallâhu Anh HAKKINDA MÜSTEŞRİKLERİN ÇARPITMALARI
بسم الله الرحمن الرحيم
İBN ŞİHÂB ez-ZÜHRÎ Radıyallâhu Anh HAKKINDA MÜSTEŞRİKLERİN ÇARPITMALARI
Tabiînden, hadisleri ilk tedvin eden büyük âlim ez-Zührî'nin zatında hadislere şüphe getirmek isteyen müsteşriklerce en çok çarpıtılan husus ez-Zührî'nin "saray âlimi olması" ve "Emevi halifelerinden himâye ve destek görmesi" dir.
Maksad onu nazardan düşürmek suretiyle tedvîn faaliyetlerine şüphe sokmak, hadîslerin sıhhatine olan güveni sarsmaktır.
Ancak bütün cerh ve tâdil âlimleri Zührî'yi sadece sena ederler. Nevevî: "Zührî'nin büyüklüğü, sağlamlığı ve titizliği hususunda âlimler ittifâk eder" demiştir.
Şimdi söylenenlerin bir iftira ve yakıştırma olduğunu göstermek için bir misal vermek gerekirse oryantalistlerin iddialarından daha doğrusu iftiralarından birisi şöyle:
"Zührî, saray âlimi olduğu için Emevî halifelerinin keyfine göre hadîs uydurmuştur ve mesela
لَا تُشَدُّ الرِّحَالُ إِلَّا إِلَى ثَلَاثَةِ مَسَاجِدَ مَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَسْجِدِي هَذَا وَالْمَسْجِدِ الْأَقْصَى
"Üç mescid'den başkasına ziyâret için seyâhat gerekmez: Biri şu benim mescidimdir, biri Mescid-i Haram, biri de Mescid-i Aksâ'dır." hadîsini de uydurmuştur. Çünkü, Emevi halifesi Abdülmelik Kubbetü's-Sahra'yı inşa ederek Şam ve Irak ahâlisinin Ka'be'ye haccetmelerini önlemek, onların istikâmetini Kudüs'e çevirmek istemiştir. Bu menfur düşüncesine dinî bir renk vermek için de bu hadîsi uydurmuştur."
Bu iftira ve târihî gerçeklerin tahrifine
مصطفى السباعي
Mustafa Sibâî,
السنة ومكانتها في التشريع الإسلامي
es-Sünne ve Mekânetuhâ fî Teşrî'i'l-İslâmî adlı eserinde genişçe cevap vermiştir.
Biz bazı mühim noktaları oradan aktaracağız:
1- Kubbetu's-Sahrâ'yı inşa eden halîfe Abdülmelik değil onun oğlu Velîd'dir (yani el-Velîd İbnu Abdi'l-Melik). İbnu Asâkir, Taberî, İbnu'l-Esîr, İbnu Haldun, İbnu Kesir vs. bütün târihçiler böyle yazmaktadır. Hele, bu inşaatın Kabe'nin yerini alacak bir bina olması, haccın burada ifa edilmesi diye bir düşünce söz konusu değildir. Böyle bir iddia muazzam bir hadisedir. Gerek şahıslarla gerek vakalarla ilgili en küçük teferruatı bile yazan İslâm tarihçileri böyle birşey olsa mutlaka yazardı. Arife günü Mescid-i Aksa'da vakfe yapıldığına dair kayıt vardır. Ancak bu ona has değil, başka yerlerde de o günü teşrîfen ve hacca gidemiyenlerin, hacılara teşebbühen baş vurdukları bir âdettir. Fakihler bunun kerâhetini belirtmişlerdir. Bu davranışın gerçek hacla ilgisi yoktur.
2- Hac maksadıyla Kabe dışında yeni bir bina inşası açık bir küfürdür. Zira Kur'ân-ı Kerîm hac mahalli olacak yerleri belirtmiştir, kimsenin bunu değiştirmesi mümkün değildir. Hususan Abdülmelik gibi dindar bir halife bunu asla düşünemez. Abdülmelik, çok namaz kıldığı için mescid güvercini lakabı verilmiş bir halîfedir. Muârızları bu zâta bazı ithamlarda bulunsa bile tekfir etmemişler, Kubbetu's-Sahra'yı bu maksatla yaptığını hiç söylememişlerdir.
3- Abdullah b. Zübeyr hâdisesiyle hacc işinin aksaması yıllarında (hicrî 73), Zührî 22-23 yaşlarında birisi idi. Yani tanınmış, duyulmuş, itimad edilen birisi değildi. Onun adına piyasaya sürülecek bir hadîsin ümmetçe kabul görüp, amele esas alınacağı düşünülemez.
4- Zührî, İbnü'z-Zübeyr zamanında, Abdülmelik'le ne karşılaşmıştır ne de onu görmüştür. Zira tarihi kaynaklar Zührî'nin Abdülmelik'le 80'li yıllarda (Zehebî'ye göre 80 senesi civarı, İbnu Asâkir'e göre 82 yılında) karşılaştığını belirtir. Yani İbnu'z-Zübeyr'in katlinden yıllarca sonra. Bu ilk karşılaşmada Abdülmelik Zührî'ye "ensar'ın yaşadığı yerleri dolaşarak hadîs toplamasını" tavsiye etmiştir. Zührî'nin, arkadaşı Abdülmelik'in arzusuna uyarak, kendisine, halkın İbnu'z-Zübeyr zamanında haccetmesi için Beytü'l-Makdis'le ilgili hadîsi uyduruvermesi pek mantıksız bir kuruntu olur.
5- Mezkûr hadîs, bütün hadîs kitaplarında rivâyet edilmiştir ve Zührî dışında başka râviler de rivâyet etmiştir. Buhâri'de Zührî'nin bulunmadığı bir tarîkle rivayet edilir. Müslim'de üç ayrı tarikten birinde Zührî var, diğer ikisinde yok. Hülasa hadîs müstefiz, sahîh bir hadîstir, ehl-i ilim sıhhatinde icma etmiştir.
6- Hadîsi Zührî, Saîd İbnu'l-Müseyyib'ten almıştır. Saîd ise Emeviler'le arası açık olan, onların ezâsına mâruz kalan birisidir. 93 hicrî yılında öldüğü düşünülürse, kendi adına Zührî'nin hadîs uydurduğunu işitmiş olacaktı ve Zührî'yi tekzîb edecekti. Böyle bir rivayet mevcut değil.
7- Esasen hadîs üç mescidde kılınacak namazın faziletini beyan etmekte, sâdece Mescid-i Aksâ'nın değil. Üstelik bu namaz hac mevsimiyle sınırlanmış değil, senenin herhangi bir gününde olabilir. Bunun haccın orada yapılmasıyla ne ilgisi var? Zaten Mescid-i Aksa Kur'ân'da da zikredilmiş değil mi?
8- Kubbetu's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın faziletiyle ilgili uydurma hadîsler de var. Ancak Zührî'nin o rivayetlerle bir ilgisi yok. Ulema da onları tenkid etmiş, üç tanesi dışındaki hadîslerin uydurma olduğunu belirtmiştir.
Allah, Ümmet-i Muhammed'i müsteşriklerin, müşteşriklerin iğfâlâtına kapılan zavallıların ve umum münafıkların şerrinden korusun.
سبحانك لا علم لنا إلا ما علمتنا إنك أنت العليم الحكيم













Yorumlar
Yorum Gönder