FİL VAKASI
بِسْــــــــــــــــــــــمِ الله الرحمن الرحيم
Müzdelife ve Mina arasındaki Muhassab vadisi yakınındaki Muassıb'ta cereyan eden Fil vakası, o kadar büyüktü ki, bütün Araplar arasında meşhur olmuştur.
Olayın Kureyş üzerinde bıraktığı etkinin büyüklüğüne ilk delil, Kur’ân-ı Kerîm’in “ashâbü’l-fîl” şeklinde adlandırdığı saldırganları yine Fîl adındaki bir sûre ile onlara hatırlatmasıdır.
Diğer Arap kabileleri de bu olay sebebiyle Kureyş’e saygı duymuşlar ve bunu onlara “ehlullah” diyerek belli etmişlerdir; birçok şair ise bu vak‘ayla ilgili çeşitli şiirler ve kasideler söylemiştir (İbn Hişâm, I, 57-62).
Ayrıca bu kasidelerde açıktır ki, Arapların hepsi bu olayı Allah'ın kudretinin bir mucizesi olarak kabul etmiş ve taptıkları putların hiçbirini zikretmemişlerdir.
Mesela, Abdullah b. Zîber'a şöyle demiştir:
"Altmış bin idiler ki ülkelerine dönemediler,
Dönmüş olan Ebrehe yaşayamadı.
Burada daha önce Ad ve Curhum vardı,
Allah onları yaşatıyordu."
Ebu Kays b. Esled diyor ki:
"Kalkın ve Rabb'inize ibadet edin,
Mekke ve Mina'nın dağları arasındaki Beytullah'ın,
Köşelerine el sürün.
Arş sahibinden yardım gelince,
O kralın ordusunun bazıları yere düştü,
Bazıları da taşlanmaktaydı."
Sadece bunlar değil, Ümmü Hanî ve Zübeyr b. Avvam'dan rivayet edildiğine göre de, Rasulullah, Kureyş'in bu olaydan sonra on sene (bazı rivayetlere göre yedi sene) kadar Allah'tan başkasına ibadet etmediğini bildirmiştir.
İşte şu hâdise, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın delail-i nübüvvetindendir.
Ayrıca bu konuda şöyle bir çalışma var:
Meselenin farklı bir yönü;
Yorumlar
Yorum Gönder