KUR’AN METNİNİN NOKTALANMASI VE HAREKELENMESİ ÜZERİNE İDDİALAR

بسم الله الرحمن الرحيم
KUR’AN METNİNİN NOKTALANMASI VE HAREKELENMESİ ÜZERİNE İDDİALAR

Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu dönemden günümüze kadar ulaşması hususunda çeşitli iddialar ortaya atılmaktadır. 


Bunlardan birisi de Hakan DEMİR'e aittir, şöyle ki;
Hakan DEMİR'e göre Kur'an metninin noktalanması ve harekelendirilmesi yapılırken bazı kelimelerin manası değişmiştir bu yüzden ona göre bozulmamış ve değişmemiş olan Semerkand Nüshası ve İslâmî Araştırmalar Merkezinde bulunan nüsha okunursa gerçek manalara ulaşılabilir.
Bu iddialar Kur'an'ın sadece yazıyla değil aynı zamanda ezber yoluyla lafzen de korunduğunun dikkate alınmadığını göstermektedir. Nitekim Hazreti Osman'ın istinsah ettiği hiçbir nüshanın okutucusuz ve öğreticisiz gönderilmediği durumu da önemli bir detaydır. Medine'ye Zeyd b. Sâbit, Mekke'ye Abdullah b. Sâib, Suriye'ye Mugîre b. Şihâb, Basra'ya Âmir b. Kays ve Kûfe'ye Ebû Abdurrahman es-Sülemî gönderildi. Bu konuda kıraatler üzerinde önemli bir çalışma yapmış olan Abdulfettâh el-Kâdı şöyle der: “Bu âlimlerden her biri (gönderildiği) şehrin insanlarına, Mushafın hattına muvafık olsa bile Peygamberden âhâd haberlerle sâbit olanları veya neshedilmişleri değil Peygamberden tevatür yoluyla gelip Mushafın hattına uygun olan kıraatleri okuyordu. Mushaflarla birlikte kârî gönderilmesinin amacı Mushafın resminin muhtemel olduğu kıraatleri Resûlullah'tan ﷺ tevatürle nakledilen kıraatlerle sınırlamaktı. Bu sebeple Mushaflarla birlikte âlim gönderilmesi kıraatin salt hat, resim ve kitabete (yani yazı ve imlaya) değil; telakki, nakil ve rivayete (yani doğrudan rivayet zincirleri Resûlullah'a ﷺ ulaşan hocalardan öğrenmeye) dayandığını gösteren açık bir delildir.”

Semerkand (Taşkent) Mushafı
Konuyu somutlaştırmak üzere bir örnek verilebilir mesela bu videoda 24. dakikada Hazreti Adem ile ilgili ayetlerde geçen
الشجرة
"Ağaç" kelimesi için aslında SHR
السخرة
olduğu ve Hazreti Muaviye döneminde noktalama yapılırken bunun değiştirildiği, 
 

 

Hakan DEMİR'e göre bu haliyle kelimenin manası yönlendirme/destekleme olduğu dolayısıyla ayette "Adem dünyada yapacağı vazife ile ilgili melekler tarafından desteklensin" manası olduğu iddia ediliyor.

 


Öncelikle bu kelimenin ilk olarak geçtiği Bakara Suresinin 35. Âyetinin hiçbir kıraat türünde böyle bir okunuşu yoktur. Mu'cem'ül-Kıraât isimli eserde
الشجرة
kelimesinin kıraati ile ilgili olarak
الشجرة
eş-şecerate kelimesi Şın’ın kesresi ile 
الشِّجَرَة
eş-şicerate ve hem Şın’ın hem de Yâ’nın kesresi ile
الشيرة
eş-şîrate şeklinde okuyuşlar vardır. Ebû Amr’ın [v.154/771] bu okuyuşları hoş görmediği ve “Bunlar Mekke’nin Berberîler'inin ve zenciler inin okuyuşudur” dediği nakledilmiştir.
 

 
Yani kelimenin Hakan DEMİR'in iddia ettiği gibi okunuşu hiçbir kırâatte mevcut olmadığı gibi ne iddia edildiği gibi bir anlamı vardır ne de mana olarak ayete uygun değildir.

Yorumlar

En Çok Görüntülenenler