TEVBE SURESİNİN SON İKİ ÂYETİ İLE AHZAB SURESİNİN 23. ÂYETİNİN İLK MUSHAFA EKLENMESİ
بسم الله الرحمن الرحيم
TEVBE SURESİNİN SON İKİ ÂYETİ İLE AHZAB SURESİNİN 23. ÂYETİNİN İLK MUSHAFA EKLENMESİ
Bir rivayette belirtildiği üzere, Kur'an'ı cem'etme vazifesi Hazreti Zeyd b. Sâbit'e teklif edilmiş ve O da nihayetinde bunu Hazreti Ömer'in de yardımcı olması kaydıyla kabul etmiştir.
Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Zeyd'e, cem sırasında hafızasına güvenmemesini, her âyet için, yazılı iki şâhid istemesini şart koşmuş ve şehirde ilân ederek, yanında yazılı Kur' ân parçası bulunduranların, bunları mescide getirip Hazreti Zeyd'e teslim etmesini taleb etmiştir.
Hazreti Ömer de, getirilen yazılı nüshaların, Resûlullah ﷺ tarafından kontrol edilip edilmediği hususunda getirenlere yemin ettirmiştir. Hatta bâzı âlimler, bu yazılı şahitlerin arza-i âhirede kontrolden geçen yazılı nüshalar olduğunu söylerler. Bu durum bile, arza-i âhirenin İslâm tarihindeki ehemmiyetini ve iki sefer oluşunun hikmetini göstermeye kâfidir.
Alimler getirilen iki yazılı nüshaya şahit derler. İki şahit bir üçüncü unsura nisbetledir. Üçüncü unsur veya "birinci asıl", Zeyd b. Sâbit'tir. O, Kur'ân-ı Kerim'i ezbere baştan sona bilenlerden biri olup getirilen yazılı nüshaların kendi bilgisine de uymasını aramıştır. Nitekim bazı istisnalar olmuştur. Bunlardan birisi olarak; Tevbe sûresinin en son iki âyetini yazılı olarak bir kişi getirmiştir. Bu âyetler belki de, en son nazil olan âyetlerden olduğu için olacak, yazılı olarak başkasının yanında bulunamamıştır.
Zaten onlar, Hazreti Zeyd gibi başkalarının da ezberinde vahiy olarak mevcuttu, ama yazılmış vaziyette sâdece bir kişi getirmişti. Bu zat, Resûlullah'ın ﷺ sağlığında, bir hadise sebebiyle şâhideyn "iki şâhid" ünvanını verdiği Hazreti Huzeyme b. Sâbit'tir.
Zeyd b. Sâbit, "Resûlullah ﷺ, onun şehâdetini iki kişinin şehâdeti kıldı" diyerek, bu iki âyeti kabulde tereddüt göstermemiştir. Ashabtan, "Bu Kur'ân'dan değildir" diye itiraz eden de olmamıştır.
Diğer mesele ise Ahzab Suresinin 23. Âyetinin Mushafa eklenmesi hadisesidir. Bu hadisenin Hazreti Ebû Bekir döneminde cem'edilen mushafla mı yoksa Hazreti Osman döneminde istinsah edilen mushafla mı ilgili olduğunu anlamak gerekiyor.
Önce bu hadisenin, Hazreti Ebû Bekir devrindeki cem’ olayında söylenebileceği ihtimali üzerinde duralım:
İbn Kesir’in ifadesine göre bu hadisenin Hazreti Ebu Bekir devrinde olduğunu gösteren delil, Hazreti Zeyd’in; "Biz O’nu Mushaf’taki yerine (Süresine) koyduk" sözüdür. Bu ayet, Hazreti Osman devrinde istinsah edilen Mushaflarda, sonradan sayfa kenarlarına yazılmış değildir. (İbn Kesir Zeyli, 14)
Hazreti Zeyd, Resûlullah'ın ﷺ sağlığında Ahzâb suresindeki bu ayeti yazmış olup, fakat Hazreti Ebû Bekir devrinde Kur’an-ı cem’ ederken, Tevbe suresinin son iki ayetinde olduğu gibi bu ayetin yazılı şeklini de kaybetmiş olabilir ve bundan dolayı da: "Ahzâb sûresinden bir ayeti kaybettim. Hâlbuki Allah Rasûlü’nün O’nu okuduğunu duymuştum" diyebilir.
İkinci olarak Hazreti Osman dönemindeki İstinsah sırasında da iki ihtimal olabilir.
Mus'âb b. Sa'd'ın açıkladığına göre, istinsah işi için Hazreti Osman heyet üyelerini istişare ile seçmiştir: Hazreti Osman: "Yazısı en iyi olan kim?" demiş. Resûlullah'ın ﷺ kâtibi olan Zeyd b Sâbit demişler. Tekrar sormuş: "Arapçası en iyi olan kim." (Bir rivâyette en fâsih kim? demiştir) Said İbnu'l-Âs demişler. Hazreti Osman: "Öyleyse Said imlâ ettirsin, Zeyd de yazsın!" demiştir.
Bu kısa girizgahtan sonra konuya gelecek olursak birinci ihtimal "Hazreti Zeyd’in, Hazreti Osman döneminde Kur’ân’ı istinsah ederken bu ayeti kaybettiği" ihtimalidir, ancak bu ihtimal yanlıştır. Çünkü Hazreti Ebû Bekir döneminde toplanıp MUSHAF haline getirilen Kur’an ayetlerinin ayrı sayfalar halinde olduğunu düşünsek bile, her bir sayfada mutlaka birden fazla ayetin yazılı olması gerekecektir. Şâyet bu ayetin yazılı bulunduğu sayfa kaybolduysa, bu defa o ayetle birlikte birkaç ayetin daha kaybolması gerekirdi.
Şayet böyle olsaydı, Kur’an’ın binlerce sayfadan ibaret olması gerekirdi ki bu da mümkün değildir. Öyleyse Hazreti Hafsa’dan getirtilen sayfaların içinden sadece bir ayetin kaybolmasi ihtimali çok zayıftır.
Diğer bir ihtimal de,
"Hazreti Osman döneminde, Hazreti Hafsa’dan getirilen MUSHAF çoğaltılırken, Ahzâb suresindeki 23. Âyetinin daha önce Mushaf’a yazılmamış olduğu Zeyd b. Sâbit tarafından farkına varılmış olabileceğidir"ki, bu ihtimal daha da zayıftır, hatta mümkün bile değildir. Çünkü ayetlerin toplanması, araştırılması, sürelerdeki yerlerine konulması gibi hususlar Hazreti Ebû Bekir devrinde olmuş ve Kur’an’ın Cem’i de tamamlanmıştır. Hazreti Ebû Bekir devrinde Kur’an ayetlerinin tamamının toplandığında sahabe ittifak halindedir.
Bilindiği gibi MUSHAF, Hazreti Ebû Bekir’in vefatından sonra Hazreti Ömer’e intikal etmiş, vefatına kadar da O’nun yanında kalmıştır. Bu zaman zarfında Hazreti Ömer’in bu Mushaf’ı hiç okumamış olması ve bu ayetin eksikliğinin farkına varılmamış olması düşünülemez. Üstelik Zeyd b. Sâbit de devamlı olarak Medine’dedir. Şu halde bu ihtimal de yanlıştır.
Ancak bu hadisenin Hazreti Osman döneminde olma ihtimali şöyle açıklanırsa belki makul olabilir;
Hazreti Zeyd bu son çalışmayı, Hazreti Hafsa’nın yanında bulunan Mushafı esas almakla beraber, yine de iki şahitle tespit edilen bir “yazılımı” da bir şart olarak ön görmüştür. Yani, ilgili Mushaf'ta olmakla beraber, ayrıca bu işi takviye etmek maksadıyla “iki şahitli yazı malzemeleri ile Kur’an’ı ezberden okuyan hafızların bilgisi”ne de müracaat etmiştir.
Nitekim Hazreti Zeyd’in: “Bu ayeti Huzeyme’nin dışında kimsenin yanında bulamadım.” demesi, bu gerçeğin açık göstergesidir.
Ayrıca, “Ben onu Ebu Huzeyme veya Huzeyme’nin yanında buldum” derken de onu orada “yazılı metin halinde” bulduğunu kastetmiştir. (İbn Hacer, 8/518)
Bununla beraber, rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla, Hazreti Osman zamanında Kur’an’ı istinsah heyet, yalnız Hazreti Hafsa’nın yanındaki sahifelere değil, aynı zamanda Hazreti Ebu Bekir döneminde yazılan sahifelere, hatta o güne kadar bazı şahısların kendileri için yazdıkları sahifelere de bakmayı ihmal etmemişler. ( Subhi Salih, Mebahis, 1/80-83)
Hâsılı Hazreti Ebû Bekir devrinde Kur’an ayetleri sahifeler halinde yazılarak toplanmış ve baştan sona gözden geçirildiğinde, Ahzâb süresinin 23. Ayetinin eksik olduğu anlaşılmıştır. Ashaba sorulduğunda da, bu ayetin yazılı metninin bulunmadığı ortaya çıkmıştır.
Hâlbuki Hazreti Zeyd ve diğerleri bu ayeti ezbere biliyorlardı, Resûlullah'ın ﷺ okuduğunu da duymuşlardı. Nihayet yazılı şekli, iki şâhid yerine kabul edilen Huzeyme b. Sâbit el-Ensâri’nin yanında bulunmuş ve yerine konmuştur.
Sonra Kur’an ayetleri tekrar gözden geçirildiğinde Tevbe süresinin son iki ayetinin de eksik olduğu anlaşılmıştır. Yine yazılı şekli ashaba sorulduğunda, bu iki ayet de Hazreti Huzeyme’nin yanında bulunmuş ve Tevbe Suresi’nin sonuna yazılmıştır.
Mukaddemetan, 21-22; K. el-Mesahif, 7-8
Netice olarak Hazreti Osman devrinde Kur’an-ı Kerim’den herhangi bir ayetin kaybolabileceği ve Mushaflara sonradan ilâve edilebileceği ihtimali, mümkün görülmemektedir.
سبحانك لا علم لنا الا ما علمتنا انك انت العليم الحكيم
والله اعلم بالصواب
Yorumlar
Yorum Gönder