SELAMLAŞMADA MARİFELİK VE NEKRALIK

بســمـ الله الرحـمن الرحيمـ
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
Selamün mü Daha Doğru Yoksa es-Selamü mü? 
   ‎Selam veren kimse isterse "selamün aleyküm" der, isterse "es-selamü aleyküm" der. Nitekim, Cenâb-ı Hak, Hazreti Nuh (a.s)’a, 
يَا نُوحُ اهْبِطْ بِسَلَامٍ مِنَّا "Ya Nuh, bizden bir selam ile in" (Hud, 48) dedi; Hazreti İbrahim (a.s)’den naklen, "selam sana olsun. Senin için Rabbime istiğfar edeceğim" (Meryem, 48); Hazreti Lût (a.s)’un kıssasında, "(o melekler) "selam""demişlerdi, (Hazreti İbrahim de) "selam" dedi." (Zariyat, 25); Yahya (a.s)’ya "Ona selam olsun" (Meryem, 16) ; Resûlullah'dan ﷺ naklen de, "De ki: "Hamdolsun Allah’a, selam olsun O’nun beğenip seçtiği kullarına" (Neml, 59); meleklerden naklen, "Melekler her bir kapıdan onların yanına sokulacak (ve) "sabrettiğiniz şeylere mukabil sizlere selam olsun" (Ra’d, 23-24); kendisinden سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبٍّ رَح۪يمٍ "Çok merhametli Rablerinden bir selâm..."(Yâsin, 58) ve فَقُلْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ "De ki: "Selam sizlere..."(Enam, 54) buyurmuştur. Bu kelimeyi elif-lamlı olarak es-selamü şeklinde de şu âyetlerde getirmiştir: Hazreti Musa (a.s)’dan naklen, وَالسَّلَامُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدٰى "Artık İsrailoğullarını bizimle gönder. Onlara işkence etme. Biz, sana Rabbinden hakiki bir âyet getirdik. Selam doğruya tabî "olanlaradır" (Taha, 47) ve Hazreti İsa (a.s)’dan naklen وَالسَّلَامُ عَلَىَّ يَوْمَ وُلِدْتُ وَيَوْمَ اَمُوتُ وَيَوْمَ اُبْعَثُ حَيًّا "Doğduğum gün de, öleceğim gün de, diri olarak kaldırılacağım gün de selam benim üzerimedir" (Meryem, 33) buyurmuştur. Böylece her iki şekilde kullanmanın da caiz olduğu sabit olur. Fakat namazdan çıkmak için mutlaka "es-selamu aleyküm" şeklinde elif-lamlı getirilmesi hususunda alimler ittifak edip, bunun dışında kalan yerlerde, "elif-lamlı mı elif lamsız mı getirmek efdaldir?" konusunda ihtilaf etmişlerdir.

[Selamün Diye Nekire Olarak Söylemeyi Efdal Bulanlar]

   ‎Bazıları elif-lâmsız (nekire) olarak kullanmanın efdal olduğunu söylemişlerdir. Bunların delilleri şunlardır:

   ‎1) Bu kelime, Kur’ân’da daha çok nekire olarak kullanılmıştır. Binâenaleyh nekire olarak kullanılması daha efdaldir.

   ‎2) Yukarıda yazdığımız âyetlerde de olduğu gibi, gerek Allah, gerek melekler, gerekse mü’minlerce, bu kelime nekire olarak kullanılmıştır. Fakat marife (elif-lamlı) olarak kullanılışı, insanın kendi kendisine selamı için kullanılmıştır. Nitekim Hazreti Musa (a.s) "es-selam, doğruya tabî olanlaradır" (Tâhâ,47)ve Hazreti İsa (a.s), "es-selam benim Üzerimedir..." (Meryem, 33) demiştir.

   ‎3) Akla uygun olan şudur: Elif-lamlı olan selam kelimesi, ifade ettiği şeyin aslına, nekire olan ise ifade ettiği şeye, kemal vasfı ile beraber delalet eder. Binâenaleyh nekire oluşu daha evladır.

Ayrıca Arapçada; Marife (Belirli): Belirli bir şey için konulmuş isimdir. Nekra (Belirsiz): Belirsiz bir şey için konulmuş isimdir. İsim ve sıfatların belirli olduğunu göstermek için, başlarına ال takısı getirilir. Dolayısıyla Selam, muhatabının tam bilinmeyip çok olduğu genel durumlarda nekre olarak سلام عليكم Selamün Aleyküm diyerek, muhatabın belli olması durumunda da Marife olarak Es-Selamü Aleyküm şeklinde السلام عليكم verilebilir. 

Yorumlar

En Çok Görüntülenenler