NÛR SURESİNİN 31. ÂYETİ VE KIRÂATİ ÜZERİNE
بسم الله الرحمن الرحيم
NÛR SURESİNİN 31. ÂYETİ VE KIRÂATİ ÜZERİNE
Bu videonun özellikle 40. dakikasından itibaren 24/31. âyetin mealini kelime anlamları üzerinden vermek suretiyle ilgili ayette geçen Âsım kıraatinde iki kelimenin yanlış okunduğu iddia ediliyor.
Öncelikle müfessirler şöyle demişlerdir: “Câhiliyye kadınları, başörtülerini, arkadan bağlarlardı. Yakaları (elbiselerinin açılan kısımları) öndeydi. Bundan dolayı onların boğazları, gerdanları ve döşleri açık oluyordu. Böylece onlar, boyunlarını, boğazlarını buraları kuşatan saçları, kulak ve gerdandaki takılar gibi zinetlerini ve bunların takıldıkları yerleri örtsünler diye, başörtülerinin uçlarını yakaları üzerine salıvermekle emrolundular.
Ayette “örtme” manasında
ضرب
“darb” (vurma) kelimesinin kullanılması, başörtüsünün uçlarını buralara salıverip buraları iyice örtme manası kastedilmesi içindir. Ayetteki bâ harf-i cerri, “ilsâk” içindir.
Yani bu
ضربت بخمارها على جيبها
Darabet bi-hımârihâ ‘alâ ceybihâ (kadın başörtüsünü yakasının üzerine koydu) ifadesi, kişinin elini duvara koyduğunda
ضربت بيدي على الحائط
darabtu bi-yedî ‘ale’l-hâit demesine benzer. Bu
ضرب
kelimesinin kırâatine gelince,
وليضربن
lâfzındaki "lâm" harfini Cumhûr sakin olarak okumuşlardır ki, bu da "emir lâm"ıdır.
Ebû Amr ise İbn Abbâs'ın rivâyetine göre "emir lâm"ının aslına uygun olarak esreli okunmuştur. Çünkü "emir lâm"ında aslolan esreli olmasıdır. (Cumhûr'un kıraatinde) esrenin hazfedilmesi, ağırlığı dolayısıyladır. Sakin okunması ise, bir takım kelimelerin hafifletilmesi maksadıyla bazı esreli harflerinin sakin okunması kabilindendir. Bu fiil, emir olduğundan ötürü cezm mahallindedir. Ancak
esreli olara
لِ
"Li" şeklinde sebebiyet anlamında da okunmuştur.
Ama videoda iddia edildiği tarzda
صرب
Sarabe/tuttu şeklinde hiçbir kırâatte yoktur.
Yine videoda iddia edildiği gibi
لم يَظْهَرُوا
ile ilgili bir kırâat farkı yoktur. Ancak
الطفل
"Çocuklar" kelimesi çoğul anlamında cins ismidir. Buna delil ise
الذين
"O kimseler ki..." ile nitelendirilmesidir.
Ayrıca Hazreti Hafsa'nın ve Übey b. Ka'b'ın Mushafında
الأطفال
"Çocuklar" şeklinde çoğul olarak gelmiştir.
Nitekim Zemahşerî bu kelime hakkında şöyle demiştir;
الطِّفْلِ
(çocuklar) kelimesi cins ifade ettiği için tekil olduğu halde çoğul yerinde kullanılmıştır. Ardından gelen kelimeler bununla çoğul kastedildiğini açıklamaktadır. Benzeri نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا
(“Sonra sizi bebekler olarak çıkartırız.” [Hac 22/5]) ifadesidir.
لم يظهروا
ile ilgili iddiaya gelince,
اِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ :
Sizi ellerine geçirirlerse ya da size muttali olurlarsa (18:20)
ظَهَرَ عَلَيْهِ :
O kişi veya şeyi tanıdı ya da o kişi veya şeye muttali oldu.
Dolayısıyla ilgili kısım
لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ :
Kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan (24:31) anlamına gelir.
Yani
لَمْ يَظْهَرُوا
kelimesi, ya kişi bir şey hakkında bilgi edindiğinde kullanılan
ظهر على الشئ
zahera ‘ale’ş-şey’ ifadesindendir ve mâna ‘avret nedir bilmezler, onunla başka şeyi birbirinden ayırt edemezler’ şeklindedir ya da kişi birine galip geldiğinde kullanılan
ظهر على فلان
zahera ‘alâ fulânin ifadesinden gelmektedir -nitekim
ظهر على القرآن
zahera ‘ale’l-kur’ân “Kur’ân’ı ezberledi, buna gücü yetti” demektir- dolayısıyla bu ifade ‘cinsel ilişkide bulunabilecek çağa erişmemişlerdir’ anlamındadır.
Hâsılı gibi bazı meal yazarlarının meallerinde Asım kıraatinde okunan bahsi geçen bu iki kelimenin anlamı yanlış verilmiştir diyerek ayete kendi çıkarımları ile meal vermeye çalışan bu iddia sahibi hiçbir kırâatte olmayan ibareleri (sırf kendi görüşüne uygun olduğu için) iddia etmesi yani bir nevi kendi kıraatini doğru Asım kıraatini yanlış göstermesi ne kadar büyük bir hata içinde olduğunu göstermektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder