KIRTÂS HADİS(ES)İ

بســمـ الله الرحـمن الرحيمـ
KIRTÂS HADİS(ES)İ


Bu olay hadisten de anlaşılacağı üzere Resûlullah'ın ﷺ ölüm hastalığı sırasında olmuştur ve hadiste, Resûlullah'ın ﷺ 
أكتب
"yazayım" sözü yazdırayım anlamına gelmektedir.
Ayrıca tercih edilen kanaate göre
hadiste geçen
هجر
"Sayıklama" ifadesinin başında
أ
soru edatının bulunduğu yönündedir. Burada da kastedilen hasta olan kimsenin uyumlu sözler söyleyememesidir. Bu gibi sözlere itibar edilmez. Çünkü bunların anlamı yoktur. Ancak Resûlullah'ın ﷺ bu tür sözler söylemesi imkansız bir şeydir. Çünkü o sağlıklı iken de, hasta iken de masumdur (hatadan korunmuştur). Çünkü yüce Allah:
وَمَا یَنطِقُ عَنِ ٱلۡهَوَىٰۤ
"O hevadan konuşmaz. "[Necm, 3] Resûlullah ﷺ da şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ben öfkeli iken de, hoşnut iken de hakkın dışında bir şey söylemem."
Bu durum bilindiğine göre bu sözleri söyleyen kişi Resûlullah'ın ﷺ (yazı yazmak için) kürek kemiği ve hokkanın getirilmesi emrini yerine getirmekte tereddüt eden kimselerin bu haline tepki göstermek üzere söylemiş olmaktadır. Şöyle demiş gibi olur: 
"Sen bunları getirmekte nasıl tereddüt edebilirsin? Onun başkaları gibi hasta iken sayıkladığını mı zannediyorsun? Emrine uy ve istediklerini getir. O haktan başkasını söylemez." (Kurtubi) Bu, bu husustaki cevapların en güzelidir, demektir.

Hadiste Hazreti Ömer'in 

 

إن النبي ﷺ غلبه الوجع 
"Resûlullah'ın ﷺ hastalığı ağırlaştı" sözü, kitabı yazmak veya yazdırmak ona zor gelir anlamına gelmektedir. Hazreti Ömer, adeta Resûlullah'ın ﷺ bunu yapmasının hastalığını uzatacağını düşünmüştür.

Kurtubî ve diğer hadis yorumcuları şöyle demişlerdir: Resûlullah'ın ﷺ
اتئوني بكتاب
"Bana bir sayfa getirin" sözü bir emirdir. Bu emri alan kişi üze­rine gerekli olan, emre derhal uymasıdır. Ancak Hazreti Ömer ile birlikte bir grup sahabe bu emrin gereklilik için olmadığını, daha iyi olana irşad etme anlamında olduğunu anlayarak, böyle bir durumda ona zor gelecek bu işi yapmayı çirkin gördüler. Onlar Yüce Allah'ın şu âyetlerini de biliyorlardı:
مَّا فَرَّطۡنَا فِی ٱلۡكِتَـٰبِ مِن شَیۡءࣲۚ
"Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık", 
وَنَزَّلۡنَا عَلَیۡكَ ٱلۡكِتَـٰبَ تِبۡیَـٰنࣰا لِّكُلِّ شَیۡءࣲ 
"(Kitabı) her şeyin bir açıklaması olarak (indirdik) [Nahl, 89] Bu sebeple Hazreti Ömer
 كناب الله حسبنا
"Bize Allah'ın kitabı yeterlidir" demiştir. Diğer bir grup ise Resûlullah'ın ﷺ emrine uymak için ve yazıda daha fazla izah bulunduğundan yazmayı daha evla görmüşlerdir.

Resûlullah'ın ﷺ
قوموا عني
"Yanımdan kalkın" şekilde emir vermesi, ilk emrinin bağ­layıcılık ifade etmediğini göstermektedir. Nitekim Resûlullah ﷺ bu olaydan sonra birkaç gün daha yaşadığı halde ilk emrini sahabeye tek­rar vermemiştir. Şayet yazma emri gerekli olsaydı sahabîler ihtilaf etti diye bunu terk etmezdi. Çünkü o, kendisine muhalefet edenler bulunuyor diye tebliğini terk etmemiştir. Nitekim sahabe onun verdiği bazı emirlerde kendisine farklı görüşle­rini iletiyorlar, ancak kesin olan emirlerinde onun emrine itaat ediyorlardı. 
Bu olay, dinin emirleri ile Hazreti Ömer'in görüşünün uyuştuğu konular ara­sında zikredilmiştir.

Resûlullah'ın ﷺ 
ولا ينبغي عندي التنازع
"Benim yanımda tartışma uygun değildir" sözü, Hazreti Ömer'in tercih ettiği görüş doğru olsa bile Resûlullah'ın ﷺ emrine itaat edilmesinin daha evla olduğunu göstermektedir. Hazreti Ömer'in görüşünün doğru olduğunu gösteren şey, Resûlullah'ın ﷺ sonradan bunu telafi etmek üzere başka bir teşebbüste bulunmamasıdır.
Dolayısıyla İbni Abbasın kırtâs hadisesinden sonra da Hazreti Ömer'i yüksek bir şekilde övmesi onun, kırtâs hadisesinde Hazreti Ömer'in Resûlullah'a ﷺ saygısızlık yahut hakaret ettiğine inanmadığını göstermektedir ve bu, Şiâ'nın varsayım ve spekülasyonlara dayalı iddialarını reddetmekdedir. Çünkü eğer kırtâs hadisesinin esas ravisi İbni Abbas Hazreti Ömer'in Resûlullah'a ﷺ hakaret ve saygısızlık ettiğini düşünseydi Hazreti Ömer'i över miydi? 
Kurtubî şöyle demiştir: Sahabenin bu konuda ihtilaf etmesi, Resûlullah'ın ﷺ "Hiç kimse Beni Kureyza yurdu dışında ikindi namazını kılmasın" hadisi konusunda ihtilaf etmelerine benzer. Nitekim bir grup ikindi namazının vaktinin geçmesinden korkarak namazı kılmış, diğer grup emirden ilk anladıkları anlama göre hareket etmiş ve namaz kılmamıştır. İzin verilen bir konuda içtihatta bulundukları ve maksatları da iyi olduğu için hiçbiri hakkında kınama ve sert davranış söz konusu olmamıştır.
Ayrıca İmâm Rabbânî Hazretleri bu konuda şöyle buyurur:
"Hazreti Ömer’in tavrı, Resûlullah ﷺ Efendimiz’in böyle zor bir anda daha fazla rahatsız olmaması için olup merhamet duygularından ileri gelmektedir. Ayrıca Efendimiz’in ﷺ kâğıt talebiyle ilgili emri, diğerlerinin bu konu­ların meşakkatinden kurtulması için vücup değil tavsiye (müstehap) ifade etmektedir. Eğer kâğıdın getirilmesi yönündeki emir vücup ifade etsey­di, Resûlullah ﷺ ufak bir tartışmadan dolayı bu isteğinden vaz­geçmez ve ısrarla bu emrin yerine getirilmesini beklerlerdi…
Şunun bilinmesi gerekir ki; bazı ictihâdî konularda sahabe­nin Efendimiz’den ﷺ farklı düşünmesi -Allah korusun- hevâ ve taassup sonucu olursa bu durum onların dinden çıkmalarına se­bep olur. Zira Resûlullah ﷺ Efendimiz’e karşı edepsizlik etmek ve ona kö­tü davranmak -Allah korusun- küfürdür. Bilakis sahabenin söz konusu ihtilafı
فَٱعۡتَبِرُوا۟
“ibret alın (kıyas edin!)”[el-Haşr, 2] âyetinin îcâbıdır.”
 İmâm Rabbânî, Mektûbât, İstanbul: Semerkand yay., 2013, II, 587-590, no: 36.

Resûlullah'ın ﷺ ne yazdırmak istediği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre, ihtilafı ortadan kaldırma amacıyla bazı hükümleri açık ola­rak yazdırmak istemişti. Diğer bir görüşe göre ise, sahabe arasında ihtilaf olmasın diye kendisinden sonra gelecek halifelerin ismini yazdırmak istemişti. Bunu Süfyan b. Uyeyne söy­lemiştir. Nitekim Müslim'in rivayet ettiği Resûlullah'ın ﷺ şu hadisi bunu desteklemektedir: Resûlullah' ﷺ hastalığının başlarında Aişe'nin yanında iken şöyle dedi: "(Âişe!) Bana babanı ve kardeşini çağır da bir yazı yazdırayım. Çünkü ben herhangi bîr kimsenin (halifeliği) te­menni etmesinden ve bu konuda bir söz söylemesinden korkuyorum. Allah da Müminler de Ebu Bekir'den başkasına razı olmaz.
Hadisten çıkan bazı sonuçlar şöyledir;
1) İlmin yazılması caizdir.

2) İhtilaf, hayırdan mahrum kalmaya sebep olabilir. Nitekim iki kişinin tartışması sebebiyle Resûlullah'a ﷺ kadir gecesinin unutturulması da buna benzemektedîr.

3) Resûlullah'a ﷺ vahiy indirilmemiş olan bir konuda sahabenin içtihadı vaki olmuştur.

Yorumlar

En Çok Görüntülenenler