KIRAAT ve SEMÂ KAYDI ile HADİS KİTAPLARININ GÜVENİLİRLİĞİ قيد قراءة و سماع
بسم الله الرحمن الرحيم
KIRAAT ve SEMÂ KAYDI ile HADİS KİTAPLARININ GÜVENİLİRLİĞİ
قيد قراءة و سماع
Bir âlimden icâzet yoluyla alınan rivayet etme hakkını belgeleyen kayıtlar olup sözlükte “okuma” ve “dinleme” anlamına gelen kırâat ve semâ kelimeleri terim olarak “hadislerin titizlikle toplanıp doğru bir şekilde aktarılmasını sağlama amacıyla başlatılan çalışmalar sırasında bir râvinin bir hadisi okuması ve hadis âliminin onu dinlemesi” anlamında kullanılır.
Halife Ömer b. Abdülazîz Hazretlerinin emriyle Hicaz, Yemen, Şam, Irak, Mısır, Rey ve Horasan’da hadis metinlerinin yazıya geçirilerek derlenmesi ve bu yolla intikali sırasında hadis ilmi ve usulü bünyesinde yazılı hadis metinlerinin okunması
قراءة
(kıraat) ve dinlenilmesi
سماع
(semâ) esasına dayanan bir öğrenim ve öğretim metodu gelişmiştir.
Buna göre öğrenci, önceden istinsah etmiş olduğu bir eseri müellifinin veya onun icâzet vererek yetkili kıldığı bir hocanın (şeyh) önünde muhtelif zamanlarda baştan sona okur, hoca dinlediği kısımlarda hatalar varsa düzeltir, yoksa sükût ederek doğru okunduğunu onaylar, gereken yerlerde açıklama yapar ve eserin sonunda öğrencinin nüshasına kendi el yazısıyla, fakat genelde metindekinden farklı karakterdeki bir hatla kıraat kaydı denilen şu mahiyette bir ibareyi yazardı.
“Fülân b. fülân eserin tamamını -veya bir kısmını- bana okudu, ben de fülân b. fülân bunu tashih ettim ve kendisine rivayet hakkını verdim” (Süyûtî, s. 242-265).
Bu mahiyetteki kıraat kaydı o öğrenci için bir diploma anlamına gelir (Çetin, sy. 30 [1991], s. 63-64).
Eserin hoca önünde okunuşu sırasında hazır bulunup yapılan işlemi takip eden kişilerin ellerinde bulunan nüshalara da hoca aynı şekilde onların da aynı eseri dinlediklerini ifade eden bir kayıt koyar ki buna semâ kaydı denir. Bu kayıt da ikinci derecede bir diploma yerine geçer.
Her iki kayıtta okumanın bitiş tarihi ve yeri belirtilir, ayrıca eserin intikali sırasında sonraki bütün kıraat ve semâ meclislerinde hazır bulunanların isimleri mevcut rivayet zincirine ilâve edilirdi. Hadis öğrenimi ve öğretiminde rivayet sözlü olsun yazılı olsun semâ esas olduğundan hadis âlimleri kıraatle semâ arasında fark gözetmezler (Râmhürmüzî, s. 420). Ancak semâ işleminin cereyan ettiği mecliste, hoca ve öğrenci konumundakilerin isimlerinin ve verilen rivayet hakkının belgelenmesi için semâ kaydı da aynı derecede esas addedilmekteydi. Bir eserin doğruluk derecesini semâ kayıtlarında güvenilir âlimlerin isimlerinin bulunmasından anlamak mümkündür.
Semâ meclislerine genelde
سماعات
semâât denir. Bu meclislerde hazır bulunan ve rivayet hakkı verilenlerin isimleri nesiller (tabakalar) gözetilerek kaydedildiği için de
"طبق، طباق، طباق السماع"
“tabak, tıbâk, tıbâku’s-semâ” tabirleri kullanılmıştır.
Bu kayıtları yazmak üzere kimliği belli, yazısı güzel ve okunaklı, ifadesi düzgün ve sağlam, kayda girecek kişilerin sened zincirinde hiçbirini kasten veya sehven ihmal etmeksizin yazabilecek, âdil, titiz ve dikkatli biri görevlendirilir. Bu görevliye
"كاتب الطلاق"
“kâtibü’t-tıbâk veya
"كاتب التسميع"
kâtibü’t-tesmî‘ "
"الإسماع"
(yahut el-ismâ‘) denir.
Bu son ibarede kullanılan
تسميع، إسماع
tesmî‘ ve ismâ‘ kelimeleri “dinletme” anlamında olup semâ ile aynı mânada kullanılır. Çünkü eğer rivayet hakkını almak üzere metni okuyan
(kāriü’l-asl) öğrenci ise bu durumda o dinleten (müsemmi‘ veya müsmi‘), hoca dinleyendir (müsemma‘ veya müsma‘). Eğer hoca eseri okuyor ya da takrir ediyorsa kendisi müsmi‘ veya müsemmi‘ konumundadır (Ahmed M. Nûrseyf, s. 17-22; krş. Vajda, s. 1-61).
Kıraat ve semâ kayıtlarının yeri genellikle kitabın sonudur. Bununla birlikte kitabın ilk sayfasına, kitabın isminin yazıldığı satırın üstüne veya hocanın ismi hizasına, ayrıca kitabın zahrına da yazıldığı görülür (Ahmed M. Nurseyf, s. 19). Bu kayıtlardaki yer ve tarih o kaydın sona erdiğini gösteren bir işarettir. Semâ kayıtlarında aynı maksat ve anlamı taşıyan, fakat daha çok metnin kontrolden geçtiğini ifade eden bir başka kayıt da “belâğ kaydı”dır. Bunu ifade etmek için sadece
"بلاغة"
“belaga” (yazılan kısım tekrar okunup gözden geçirildi) veya “sahha” (yazılan kısım doğrudur) anlamındaki ibarelerden biri konur.
Konuyla ilgili bazı örnekler;
el-Kâbisî'nin el-Mülahhas isimli kitabının Mescid-i Aksa nüshasında İsmail b. Halef'in hattıyla yazılmış hicrî 418 tarihli semâ' kaydı.
İbn-i Ebbâr göre bu, İsmail b. Halef'in Ebû Zer el-Herevî'ye Sahîh-i Buhârî'yi okumadan (Zilhicce h. 419) bir sene öncesine aittir.
İsmâil b. Halef es-SARAKUSTÎ
إسماعيل بن خلف السرقسطي
Ebû Tâhir İsmâîl b. Halef b. Saîd es-Sarakustî (ö. 455/1063)
Endülüslü meşhur bir kıraat âlimidir.
Aslen Endülüs’ün doğusundaki Sarakusta’dan olup Endelüsî ve Mısrî nisbeleriyle de anılır. Yâkūt’un onu Sıkıllî (Sicilyalı) diye kaydetmesi, Sarakusta / Zaragoza ile Sicilya’daki Sarakûse / Siracusa’yı birbirine karıştırmasının sonucu olmalıdır.
İsmâil b. Halef kıraat, dil ve edebiyat alanında dönemin önde gelen âlimleri arasında yer almış, Mısır’da Amr b. Âs Camii’nde uzun yıllar kıraat öğretimiyle meşgul olmuştur.
Yine Ebû Zer el-Herevî'nin tilmizi olan bu meşhur âlim İsmâil b. Halef'in hattıyla Ebû Zer el-Herevî hayatta iken hicrî 424 senesinin Recep ayında tıbâku’s-semâ kaydının yazılmış olduğu Sahîh-i Buhârî'nin ikinci cüz'ünün bu en kadîm nüshası dijital olarak indirilebilir.
EBÛ ZER el-HEREVÎ
أبو ذر الهروي
Ebû Zer Abd b. Ahmed b. Muhammed el-Herevî (ö. 434/1043)
Ṣaḥîḥ-i Buḫârî râvilerinden Horasanlı olup hadis hâfızıdır.
Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’yi Buhârî’nin talebesi ve en önemli râvisi Firebrî’nin üç tanınmış öğrencisinden okumuş olması ve onlara ait üç nüshadan bir nevi tenkitli nüsha meydana getirerek onu Mekke’de hac mevsiminde yıllarca okutması kendisine ve nüshasına büyük şöhret kazandırmıştır.
Bu hizmeti sebebiyle Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’nin üçüncü nesil râvileri içinde en önemlisi sayılmıştır.
Başka bir örnek muhaddis ve Şâfiî fakihi. Ahmed b. Hüseyin el-Beyhâkî'nin
أحمد بن الحسين البيهقي
Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyn b. Alî el-Beyhakī (ö. 458/1066) kendi tıbâku’s-semâ kaydı.
Son örnekte EBÛ DÂVÛD es-SİCİSTÂNÎ'nin
أبو داود السجستاني
Ebû Dâvûd Süleymân b. el-Eş‘as b. İshâk es-Sicistânî el-Ezdî (ö. 275/889)
Kütüb-i Sitte’den biri olan es-Sünen’ininde büyük âlimlerin bulunduğu tıbâku’s-semâ kaydı.
Yorumlar
Yorum Gönder