CEHENNEM NEREDEDİR?

 بسم الله الرحمن الرحيم
CEHENNEM NEREDEDİR?


أين جهنم؟ 

لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ
 
"Gaybı Allah'tan başkası bilmez." Neml Sûresi, 27:65; Tirmizi, Sevâbü'l-Kur'ân: 7

Bu sorunun cevabı için Risale-i Nurlar'da bu konunun yer aldığı Muhakemat, İşarat-ul İ'câz ve Mektubat'tan istifade edilebilir. Öncelikle Muhakemat'ta meseleye şöyle bir giriş yapılmıştır;


Konuyu Muhakemat'ı esas alarak kısaca özetlemek suretiyle diğer Risalelerle birlikte inceleyebiliriz şöyle ki;
Meşhurdur, Cehennem yer altındadır.
Kaynak için;

[Ahmed b. Hanbel, el-Müsned 2/370, 4/287; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef 3/55; el-Beyhakî, Şuabü’l-îmân 1/331, 1/357, 4/334; el-Hâkim, el-Müstedrek 4/612.]
انظر: أحمد بن حنبل، المسند ٣٧٠/٢، ٢٨٧/٤؛ ابن أبي شيبة، المصنف ٥٥/٣؛ البيهقي، شعب الإيمان ٣٣١/١، ٣٥٧/١، ٣٣٤/٤؛ الحاكم، المستدرك ٦١٢/٤.
Fakat biz Ehl-i Sünnet ve Cemaat, kati olarak ve yakînen yerini tayin edemeyiz. Lâkin zahir olan, altta olması ve yer altında bulunmasıdır.
İşârât-ül İ'caz'da ise buna benzer bir ifadeyle şöyle denmiştir;


S- Cehennem şimdi mevcud olduğu takdirde, yeri nerededir?  

C- Biz Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat el-ân (şimdi) Cehennem'in vücuduna itikad ediyoruz (inanıyoruz), amma yerini tayin edemiyoruz.
(İşârât-ül İ'caz 128.sh, Sure-i Bakara)


Sonrasında şöyle bir temsil getiriliyor;
Tûbâ ağacı gibi olan kâinatın yaratılışında, diğer yıldızlar gibi, bizim küremiz de bir meyvesidir. Meyvenin altı, o ağacın bütün dallarının altına şâmil olur. Buna binaen, Cehennem yer altında, o dallar içindedir. Nerede olsa yeri vardır. Alt tarafta olmanın mesafesi uzundur ve bitişikliği gerektirmez.
İşârât-ül İ'caz'da ise şöyle benzer bir yaklaşımda bulunulmuştur;


Ve keza Cehennem'in Arz'ın altında bulunması, Arz'ın karnında veya Arz ile muttasıl, yapışık olmasını istilzam etmez.
(İşârât-ül İ'caz 129.sh, Sure-i Bakara)

Mektubat'ta ise 
 

cehennemi cehennem-i suğra (küçük cehennem) ve cehennem-i kübra (büyük cehennem) şeklinde ikiye ayrılmış ve mesele biraz daha somutlaştırılarak yer kürenin, yıllık hareketiyle haşir meydanının etrafında bir daire çizdiğini ve cehennem-i kübranın yer kürenin güneş etrafındaki yörüngesinin altında bulunduğu ifade edilmiştir.

Yeni fenlerin nokta-i nazarında, ateş kâinatın çoğunu istilâ etmiştir. Bu hâl arka tarafında gösterir ki, bu ateşin asıl ve esası ve insanlarla beraber ebede giden ve yolda yoldaşlık eden Cehennem, bir gün perdeyi yırtacak “Hazır olun!” diyecek, meydana çıkacaktır.
CEHENNEM YARATILMIŞ MIDIR?
هل النار مختلفة الآن؟
  

Yine İşarat-ul İ'câz'da Bakara Suresinin 24. Ayetinin tefsirinde bu konuya şöyle bir bakış açısı sunuluyor;
Mazi sîgasıyla zikredilen  

 اُعِدَّتْ 

kelimesi, Cehennem'in el-ân (şimdi) mahluk ve mevcud olup, Ehl-i İtizal'in bilâhere vücuda geleceğine zehabları gibi olmadığına işarettir.  

(İşârât-ül İ'caz 127.sh, Sure-i Bakara)
Yine Muhakemat'tan devam edelim;
 

İkinci olarak: Kürenin altı, merkezi ve içerisidir. Bu noktaya binaen dünya, Cehennem’in zakkum ağacının çekirdeğiyle hamiledir. Günün birinde doğacaktır. Belki fezada uçup durmakta olan Dünya öyle bir şeyi yumurtlayacaktır ki, o yumurtada Cehennem tamamıyla bulunmasa da, başı ve diğer bir âzâsı dürülmüş olarak orada barınmaktadır. 

Kıyamet gününde aşağı tabakaları ve diğer âzâları ile birleşecek, acip cehennem devi, Allah’a isyan ve tuğyan edenlere hücum edecektir.

İşârât-ül İ'câz'da şöyle denmiştir;
Ve keza bir hadîse göre Cehennem matvîdir, yani bükülmüştür, yani tam açık değildir. Demek Cehennem'in bir yumurta gibi Arz'ın merkezinde mevcud ve bilâhere tezahür edeceği mümkinattandır.  

İhtar:   

Cehennem'in şimdi mevcud olmadığına Ehl-i İtizal'i sevkeden bu hadîs olsa gerektir.  
(İşârât-ül İ'caz 129.sh, Sure-i Bakara)

Burada akla gelebilecek bir soru ve cevabı için İşârât-ül İ'câz'da şöyle denmiştir;
 

Muhakemat'tan devam edelim;
Kendin Cehennem’e gitmezsen, hesap ve hendese seni oraya kadar götürebilir. Her otuz üç metrede dünyanın merkezine doğru yapılan kazıda takriben bir derece hararet arttığından, merkeze kadar iki yüz bin dereceye yakın hararet mevcut oluyor. Bu merkezî ateşin bizim en fazla bin dereceye ulaşan ateşimizle nispeti iki yüz kat olduğu gibi, meşhur hadisteki “ Cehennem ateşi ateşimizden iki yüz defa daha şiddetlidir.” olan nispetin aynısını ispat eder.
[Buhârî, bed’ül-halk 10; Müslim, mesâcid 180-187; Tirmizî, salât 5; Ebû Dâvûd, salât 5.]
İşârât-ül İ'câz'da bu konuda muhtemel olan bir soruya cevap vermek üzere şöyle denmiştir;
 

S- Bazı hadîslerin zahirine göre, Cehennem taht-el Arz'dır; yani yerin altındadır. Ve keza bir hadîse nazaran, Cehennem ateşinin dünya ateşinden iki yüz derece fazla harareti vardır. Bu noktaların izahı? 

  
(İşârât-ül İ'caz 128.sh, Sure-i Bakara)

Mektubat'ta ise Cehennem’le ilgili bilgi verilirken de halihazırda yerkürenin altında bulunan mağma tabakasına dikkat çekilmekte ve bu tabakanın yerkürenin güneş etrafındaki yörüngesinin altında kurulacak büyük Cehennem’e dönüşeceği ifade edilmektedir. 

 

Özetle şöyle denmiştir; "Küçük cehennem yerin altındadır. Yerin altı ise merkezidir. Jeoloji bilimine göre, yerin merkezine doğru her 33 metre inildiğinde sıcaklık bir derece artıyor. Yerin yarıçapı 6.000 küsur kilometre olduğuna göre, merkeze kadar bu sıcaklık 200 bin dereceyi bulur. Bu ateş, dünya ateşinden 200 kat daha şiddetlidir..."
Muhakemat'tan devam edelim;
 Hem de Cehennem’in bir kısmı zemherirdir.
[Buhârî, mevâkît 9, bed’ü’l-halk 10; Müslim, mesâcid 185; Tirmizî, cehennem 9; İbni Mâce, zühd 38; Dârimî, rakâik 119; Ahmed İbni Hanbel, el-Müsned 2/276, 394, 503.]
Zemherir ise, soğukluğu ile yandırır. Fizik ilmine göre sabittir ki, ateş bir dereceye gelir ki, suyu buz eder. Harareti bir anda yuttuğu için soğuklukla yakar. Demek bütün mertebeleri içinde barındıran ateşin bir kısmı da zemherirdir.

Bu konuya İşârât-ül İ'câz'da şöyle değinilmiştir;

 

Muhakemat'tan devam edelim;



TEMBİH
Malûm olsun ki, ebede namzet olan âhiret âlemini, fâniliğe mahkûm olan bu âlemin ölçüleriyle ölçüp muamele etmemeliyiz.
Mektubat'ta bu konu şöyle izah edilmiştir;

 

"Demek bu dünyevî küçücük ve sönük akıl gözüyle, o büyük Cehennem görülmez."
(Mektubat 9.sh, Birinci Mektub/Üçüncü sual)
Sonuç olarak şunlar söylenebilir:
1- Cehennem dünyanın altındadır.
2- Küçük ve büyük diye iki tane Cehennem vardır.
3- Büyük Cehennem Dünya’nın yıllık yörüngesinin altındadır.
4- Küçük Cehennem ise dünyanın içinde, merkezindedir.
5- Küçük Cehennem şimdilik, büyük Cehennem’in bazı işlerini görmektedir.
6- Cehennem’in görünmemesi nursuz ateş olduğu içindir.
7- Yıldızlar, ateşini Cehennem’den, nurunu Cennet’ten alır. 
8- Aslında Güneş her saniyede beş milyon ton enerji sarfetmekte ve kütlesinden de bir şeyler kaybetmektedir. Buna göre eğer bir yerden beslenip destek almamış olsaydı çoktan yok olup, yerinde yellerin esmesi gerekmekteydi. Resûlullah ﷺ yazları bilhassa öğlen vakitlerindeki şiddetli hararetine
"مِنْ فَيْحِ جَهَنَّمَ"
 “Cehennemin kaynamasındandır." demekle, Güneş’in beslenme kaynağının Cehennem ateşi olduğuna işaret etmiş olabilir.
[Buhârî, mevâkîtü’s-salât 9; Müslim, mesâcid 180-187.]
9- Büyük Cehennem, aslında bütün yıldızların ateş kaynağı, göklerin elektrik lâmbalarının fabrikasının kazanı hükmünde olmakla beraber, sadece bir bölümü kâfirlerin ve günahkârların ceza çekeceği bir hapishane mahiyetindedir.
 
وروى الحاكم (8698)
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَلَامٍ قَالَ: النَّارَ فِي الْأَرْضِ 
وصححه الحاكم ووافقه الذهبي .
Hâkim'den Abdullah b. Selam'dan rivayetine göre o şöyle buyurmuştur; Cehennem yerin içindedir.
Hâkim, rivayet ettiği hadisin sahih olduğunu bildirdiği gibi, Zehebi de onu tasdik etmiştir. 
وقال الحافظ:
عن ابن عباس: ان جهنم في الأرض السابعة
Hafız, İbn-i Abbas'dan Rivayetle şöyle dedi; Şüphesiz cehennem yedinci yerin içindedir.

Yorumlar

En Çok Görüntülenenler