İMRU’Ü-L KAYS b. HUCR VE KAMER SURESİ
﷽
İMRU’Ü-L KAYS b. HUCR VE KAMER SURESİ
{Rampur Raza Library: No. 1, Korankodex (ʿAlī b. Abī Ṭālib zugeschrieben)}
Câhiliye devrinin tanınmış Arap şairi
إمرؤ القيس بن حجر
Ebû Vehb (Ebü’l-Hâris / Ebû Zeyd) Hunduc b. Hucr b. el-Hâris
Âkilü’l-Mürâr (ö. 540 dolayları) Necid’de doğmuştur. Kinde’nin son
hükümdarı Hucr’ün oğludur. Soyu Güney Arabistan’da yerleştikleri kabul edilen
Kahtânîler’e dayanır. Kabilesinin Yemâme bölgesinde Muşakkar denilen yerde veya
Himyerîler zamanında Hadramut’ta yerleştiği bilinmektedir.
İmru’ül-Kays’ın şiirleri, Hicri 2. (8.) yüzyılın sonlarına
doğru Kûfeli Ebû Amr eş-Şeybânî ve Hâlid b. Külsûm ile Basralı âlimlerden Asmaî
ve Muhammed b. Habîb el-Bağdâdî tarafından derlenmiştir. Hicri 3. (9.) yüzyılda
İbnü’s-Sikkît ve Sükkerî bu derlemelere dayanan iki metin kaleme almışlardır.
İbnü’n-Nedîm, ayrıca Ebü’l-Abbas el-Ahvel’in yazdığı bir metinden söz
etmektedir. Şiirlerin sıhhati üzerinde duran Asmaî, Ebû Amr b. Alâ’nın
naklettiği bazı şiirler dışında diğerlerinin Hammâd er-Râviye tarafından
uydurulduğunu söyler. Bunun yanında İmru’ül-Kays lakabıyla anılan çok sayıda
şair bulunduğundan bu lakap altında geçen şiirlerin kime ait olduğunu tesbit
etmek güçtür. İbn Sellâm el-Cumahî’nin, Fuḥûlü’ş-şuʿarâʾ adlı eserinde
diğer şairlerden pek çok şiir iktibas ederken İmruülkays’tan sadece iki şiir
alması bu hususla ilgilidir.
Basra uleması, İmru’ül-Kays’ı Muallakatü’s-Seba şairlerinin en büyüğü ve kaside türünün öncüsü kabul etmişlerdir. Cahiliye Dönemi Arap edebiyatının önde gelen yedi şairi arasında yer alan İmru’ül-Kays, Arap edebiyatına doğa temasını ve kafiye yeniliklerini getiren bir şair olarak kabul edilir. Orta Çağ’da Arap edebiyatı bilginlerinin 8. yy’da onun yapıtlarından hazırladığı en az üç divan vardır. Ancak bahsedildiği gibi divanlardaki 68 şiirin çoğunun ona ait olmadığı sanılmaktadır. İmru’ül-Kays’ın muallakasının da yer aldığı divanı ilk defa 1837’de Baron Mac-Guckin de Slane ve 1870’te Wilhelm Ahlwardt tarafından neşredilmiş, Baron Mac-Guckin de Slane neşri daha sonra Mısır, İran ve Hindistan’da çeşitli defalar basılmıştır. Divanın ilmî neşrini Hasan es-Sendûbî (Kahire 1349; Beyrut 1958), Muhammed Ebü’l-Fazl İbrâhim (Kahire 1958, 1964) ve Hannâ el-Fâhûrî (Beyrut 1409/1989) gerçekleştirmiştir. Bunların en mükemmeli 1399 beyit ihtiva eden Muhammed Ebu’l-Fazl neşridir.
Şimdi asıl mesele olan İmru’ül-Kays’a isnad edilen ve Kur’an’ın
-haşa- içinden bir
kısım ifadeleri aynıyla (ç)alıntı! yaptığı iddia edilen ilgili şiire gelelim;
Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
Ve ortaya bir ceylan çıktı, yüreğimi aldı ve sonra kaçtı.
Bembeyaz, kaliteli, uykulu gözleri, festival zamanı önümden
geçti.
Süslenip sanki beni vurdu ve bakışları da işe koyulup, birer
ok gibi beni kesip geçti.
Ve benden uzağa, ağıldaki kuru çöplerin duvar gibi
yükseldiği köşeye kaçtı.
Benden tek saat bile uzaklaşması, o an bana acı ve ağır bir
yük gibi geldi.
Güzellik yanaklarının her yanına, tıpkı keskin bir kalemle
yazılmış.
Ay yine karanlığın içine yolculuk ediyor ve ayla birlikte gecenin
seyahatini görüyorum.
Karanlığın çöktüğü vakit geceye andolsun ki, her şey ortaya
çıktı.
Yağmurlar yanaklarımdan süzülürken, kıyamet yaklaştı ve ay
yarıldı.
Ve bilhassa bu şiirden (ç)alıntı ifadeler geçtiği ileri
sürülen Kamer Süresi'ne;
1. Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
2. Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen
bir sihirdir” derler.
3. Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular.
Halbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek
(değişmeyecek)tir.
4. Andolsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu
haberler geldi.
5. Bu haberler, zirveye ulaşmış birer hikmettir! Fakat
uyarılar fayda vermiyor!
6. O halde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin
(İsrafil’in benzeri görülmemiş)
https://twitter.com/reddulevham13/status/1186522328643129344?s=20&t=wiXFi2hP4fbBAoEKG2UOuA
Peki işin aslı nedir?
Hadis âlimi, fakih ve sûfî, MÜNÂVÎ,
Muhammed Abdürraûf
محمّد عبد الرؤف المناوي
Zeynüddîn Muhammed Abdürraûf b. Tâcil‘ârifîn b. Nûriddîn Alî el-Münâvî el-Haddâdî (ö. 1031/1622) Süyûtî’ye ait eserin şerhleri arasında en çok kabul gören eseri Feyżü’l-ḳadîr şerḥu’l-Câmiʿi’ṣ-ṣaġīr isimli eserinde bu şiiri İmru’ül-Kays’a isnad ediyor ama İmam Münâvî bu eserinde hadisleri genişçe şerhetmeye, bazı yerlerde hadislerin râvileri hakkında bilgi vermeye gayret etmekle beraber çok defa hadisin sıhhatine dair görüş belirtmemiştir, ayrıca bu eserinde şiirlerin kime ait olduğu hususunda yani nisbetinde gereken hassasiyeti göstermemiştir bu yüzden şiir rivayeti hususunda bu eseri kaynak göstermek isabetli bir tutum olmasa gerek.
Aslında İmru’ül-Kays’e isnad edilen bu şiir, şiir olarak güzel! Fakat bilhassa Kur’an’ın –haşa- beşer kelamı olduğunu iddia edenler bu şiirin İmru’ül-Kays tarafından yazıldığını ve Hazreti Resulullah'ın ﷺ bu şiirden ilham alarak Kamer Suresini yazdığını iddia etmişlerdir. Onların bu konuda en büyük dayanakları da bazı cahiliye şiirleriyle Kur’an’ı karşılaştırarak uydurdukları iddialardır. Fakat bu iddianın en zayıf noktası, dönemin şairlerinin ve Arap ileri gelenlerinin böyle bir iddiada bulunmamış olmasıdır. Eğer gerçekten böyle bir şey olsaydı o dönemde meşhur cahiliye şairlerinin şiirlerinin halen ezbere bilindiği göz önüne alındığında itiraz ederlerdi. Falan şairin şiirinden alınmıştır diye karşı çıkarlardı. Oysa tüm ileri gelenler ve hatta dönemin meşhur şairleri bile (Hasan b. Sabit, Abdullah b. Revaha, Ka’b. b. Zühre Radıyallahu Anhüm Ecmain) Kur’an’ın vahiy kaynaklı olduğunu, insan sözüne benzemediğini ve kimsenin de böyle bir söz söyleyemeyeceğini düşünerek Müslüman olmuşlardır. Hatta Kur’an bile şiir olduğunu iddia edenlere meydan okumuş ve madem şiirse buyurun bir benzerini siz de yapın demiştir.
Buna rağmen yine de İmru’ül-Kays’ın böyle bir şiir yazıp yazmadığı konusunda emin olmak isteyenler araştırabilir. Bilinen bütün divanlarına bakılabilir, ancak netice hiçibir divanında böyle bir şiirin olmadığını görmek olacaktır.
Ayrıca, böyle bir şiiri kim yazmıştır diye araştırdığımızda ise bu
şiirin bir benzeri Endülüslü şair İBN
SEHL
ابن سهل
Ebû İshâk İbrâhîm b. Sehl el-İsrâîlî
el-İşbîlî (ö. 649/1251 [?])
tarafından yazıldığı görülecektir ancak tamamı hangi şair
tarafından yazıldığı kesin olarak bilinmemektedir.
https://www.aldiwan.net/poem61346.html
Yani ortada bir şiir var fakat şairi bile bilinmemektedir. Bu durum elbette iddiaların asılsız olduğunu kuvvetlendirmektedir. Bu görüşü destekleyen en önemli delillerden birisi de Arap dünyasında Tenkitli neşirleriyle tanınan, İmru’ül-Kays üzerinde 500 sayfalık araştırma yapmış ve bir anlamda İmru’ül-Kays uzmanı olan Mısırlı âlim ve edip Muhammed Ebu’l-Fazl İbrahim’in sözleridir. O bu konuda şöyle diyor: Bu şiir kesinlikle İmru’ül-Kays’ın değildir. İmru’ül-Kays’ın divanında bulunmamaktadır. Hatta İmru’ül-Kays’a isnad edilen şiirler içinde bile bulunmamaktadır. Linki verilen adreste
وهذه
الشبهة منقوضة بأكثر من عشرين وجهًا، وبيان ذلك فيما يلي:
denilerek bu hususta 20 vecihle şüpheleri izale edecek keyfiyette gereken izahat yapılmıştır.
https://islamqt.com/ar/print-article.php?pid=291
Ayrıca esasen iddia
sahibi iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Bu nedenle iddia sahipleri bu şiirin İmru’ül-Kays’a
ait olduğunu bizzat İmru’ül-Kays’ın divanından kaynak göstermeleri gerekir ki
böyle bir şey söz konusu değildir. Aksi halde müfteri durumuna düşer ve
iddiaları çürütülmüş olur.
İslam geldiğinde, bazı şairler Kur’an’ın icazı karşısında yeniden şiir yazmadılar. Bazıları ise Kur’an’ın üslup ve temasını taklit eden şiirler yazdılar. Hatta hatipler de konuşmalarını Kur’an belağatına benzeterek yaptılar. Yani bir şair, Kur’an’ın bazı ayetlerinden esinlenerek bir şiir yazabilir. Ama kesinlikle cahiliye döneminde yani İslam öncesi dönemde bu tarz şiirler olmamıştır. Olsaydı bahsedildiği gibi Mekkeli Müşrikler hemen bunu delil getirip Resulullah’ı ﷺ yalancılıkla suçlarlardı. Tarih boyunca da böyle bir iddia yaşanmamıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder