KUR'AN'IN KORUNMUŞLUĞU VE HAZRETİ OSMAN'A NİSPET EDİLEN MUSHAFLAR

بسم الله الرحمن الرحيم

Bu âyet açıkça göstermektedir ki, Kur'an-ı Kerim Allah'ın koruması altındadır ve kaybolmaksızın, en ufak bir tahrife uğramaksızın kıyamete kadar aslını muhafaza edecektir.


Hatta bu hususta T. Nöldeke ve Fr. Schwally, Kur’ân’ın Hazreti Peygamber zamanında yazıyla tesbit edildiğini itiraf ederler ve “Hazreti Muhammed metinlerin kaydilmesine büyük ölçüde önem verirdi” derler.
Kur’ân Târihi, çev. Muammer Sencer, s. 5, Ayrıca bkz. s. 4-6, 33, İlke yayınları, 19 70.

Günümüze Ulaşan En Eski Mushaf Nüshalar
Hazreti Osman mushaflarından herhangi birinin zamanımıza ulaştığına dair kesin bilgi bulunmamakla birlikte bunlardan olduğu iddia edilen, aslında onlardan istinsah edilmiş olmaları muhtemel bulunan bazı mushaflar bugün mevcuttur. Bunlardan bazıları şunlardır:

1. Taşkent nüshası
Halen Taşkent Eski Eserler Müzesi’nde muhafaza edilen, 68 × 53 cm. ebadındaki mushaf kûfî hatla yazılmış olup Kur’an’ın üçte birini ihtiva eden 353 varaktan ibarettir.


Petersburg Genel Kütüphanesi’nde bulunduğu dönemde mushafın elli nüsha olarak tıpkıbasımı yapılmış (1905), ancak baskı öncesinde Rus şarkiyatçısı S. Pissareff tarafından orijinal nüshada okunamayan yerler üzerinden mürekkeple geçilmesi sırasında bazı hatalar meydana gelmiştir. I. (VII.) yüzyılın sonları veya II. (VIII.) yüzyılın ilk yarısında yazıldığı tahmin edilen bu nüsha Muhammed Hamîdullah tarafından neşredilmiştir (Philadelphia 1401/1981).



Hazreti Osman’ın mushafları arasında gerek kelimelerin yapısı gerekse harf ya da kelime fazlalığı veya noksanlığı gibi farklılıklar açısından yapılan incelemeye göre Taşkent Mushafı’nın Hazreti Osman’ın Kûfe’ye gönderdiği nüshaya yakın olduğu, hatta ondan ya da onu esas alan bir nüshadan istinsah edildiği
söylenebilir.
2. Topkapı nüshası
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlı olan (nr. 44/32)mushafın iç kapağındaki tanıtım yazısında 1226 (1811) yılında Kahire Valisi Mehmed Ali Paşa tarafından II. Mahmud’a hediye olarak gönderildiği ve bizzat Hazreti Osman tarafından yazıldığı belirtilmiştir.



Öyle anlaşılıyor ki Topkapı Mushafı, sahih kırâatlerdeki farklılıkların sistematik hale getirilmesinden ve meşhur kırâat imamlarının okuyuşlarının yaygınlaşmasından çok önce kaleme
alınmış, noktalanması ve harekelenmesi de yazım sırasında yapılmıştır. Bu Mushaf, mushafların harekelenmesi ve noktalanması
çalışmalarının yapıldığı döneme yakın tarihlerde yazılmış olmalıdır.
Mushaflara noktalar halinde hareke koyma işinin ilk defa Ebü’l-Esved ed-Düelî, benzer harfleri birbirinden ayırmak üzere noktalama işinin de Nasr b. Âsım (ö. 89/708) ile Yahyâ b. Ya‘mer (ö. 90/708’den önce) tarafından yapıldığı dikkate alındığında Topkapı Mushafı’nın hicrî I. asrın ikinci yarısında veya II. asrın ilk yarısında yazıldığına dair ileri sürülen tahminlere katılmak mümkün görünmektedir. yarısında yazıldığına dair ileri sürülen tahminlere katılmak mümkün görünmektedir.
46 × 32 cm. ebadındaki mushaf 408 varaktan meydana gelmekte olup Mâide ve İsrâ sûrelerine rastlayan iki yaprağı noksandır. I. (VII.) yüzyılın sonlarında veya II. (VIII.) yüzyılın ilk yarısında yazıldığı tahmin edilen mushaf, Hazreti Osman’ın mushaflarındaki imlâya uygun olduğu görüşüyle, Medine’de basımı sürdürülen mushafla aralarındaki imlâ farklılıkları gösterilerek ve orijinal metnin yanı sıra onun imlâsına uygun şekilde yazılarak Tayyar Altıkulaç tarafından neşre hazırlanmıştır (bk. bibl.). Topkapı Mushafı Hazreti Osman’ın Medine Mushafı ile yakın irtibatlıdır ve imlâsında gerek bu Mushaf’ın gerekse kısmen de olsa Medine kurrâsının etkisi vardır.

بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله رب العالمين
diye başlayıp
من الجنة والناس
cümleleriyle biten
yaklaşık on üç asır önce kaleme alınmış bulunan bu Mushaf, bugün yer küresi üzerinde Kur’ân-ı Kerim okuyan
herkesin okumakta olduğu mushaflarla tam bir birliktelik içindedir. Daha doğrusu bugün okunmakta olan mushaf nüshaları, takriben on üç asır önce kaleme alınmış bu Mushaf’la aynıdır.
Görüldüğü üzere Kur’ân-ı Kerim, sadece hâfızların okuyuşları ile değil, gerçekten yazısı ve imlâsı ile de korunmuştur. On dört asır önce nâzil olduğu ve yazıldığı gibi elimizdedir. Bu yazılı belgeler, aynı zamanda “Kur’an’ı kesinlikle biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız”Hicr-9 meâlindeki ilâhî beyanın elle tutulur ve gözle görülür tecellileridir.

3. Türk ve İslâm Eserleri Müzesi nüshası
İstanbul’da Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde muhafaza edilen (nr. 457), Selâhaddin el-Müneccid’in “gördüğümüz mushafların en eskisi” diye nitelediği mushafın (Dirâsât, s. 55) neşre hazırlanması için Tayyar Altıkulaç’ın çalışmalarını sürdürdüğü belirtilmektedir (Altıkulaç, s. 5).


TİEM Mushafı’nın Hazreti Osman’ın Basra’ya gönderdiği nüshaya yakın olduğunu, hatta ondan veya onu esas alan bir nüshadan istinsah edildiğini söylemek mümkündür.


Hazreti Osman’ın mushafları arasında telaffuzu ve kelimenin yapısını ilgilendiren farklardan 44’ünde yapılan
karşılaştırma sonunda bu yerlerin 42’sinde TİEM Mushafı’nın, Basra Mushafı ile tam bir beraberlik içinde olduğu görülmüştür. TİEM Mushafı, sahih kırâatlerdeki farklılıkların sistematik hale
getirilmesinden ve meşhur kırâat imamlarının okuyuşlarının yaygınlaşmasından önce kaleme alınmış, noktalanması ve harekelenmesi de yazım sırasında yapılmıştır.

Mushaflara noktalar halinde hareke koyma işinin ilk defa Ebü’l-Esved ed-Düelî (ö. 69/688), benzer harfleri birbirinden ayırmak üzere noktalama işinin de Nasr b. Âsım (ö. 89/708) ile Yahyâ b. Ya‘mer (ö. 90/708’den önce) tarafından yapıldığı dikkate alındığında TİEM Mushafı’nın hicrî I. asrın ikinci yarısında veya II. asrın ilk yarısında yazıldığına dair ileri sürülen tahminlere katılmak mümkün görünmektedir. Zâyi olan ve sonradan yazılan toplam %3,6 oranındaki varakları istisna edilecek olursa %96,4 oranındaki mevcut varakları yaklaşık 13 asır önce kaleme alınmış bulunan TİEM Mushafı,bugün yer küresi üzerinde Kur’ân-ı Kerim okuyan herkesin elindeki mushaflarla tam bir uyum içindedir. Daha doğrusu bugün okunmakta olan mushaf nüshaları, takriben on üç asır önce kaleme alınmış TİEM Mushafı ile aynıdır.
4. Meşhed-i Hüseynî nüshası
Kahire’de el-Meşhedü’l-Hüseynî’de bulunan bu mushafın da Hazreti Osman mushaflarından biri olduğuna inanılmıştır (Lebîb es-Saîd, XLVI/7 [1974], s. 751-759).


Ancak bunun doğru olmadığı, Mısır Valisi Abdülazîz b. Mervân (ö. 86/705) tarafından yazdırılmış olabileceği söylenmiştir.Bu görüşü doğrulayacak hususlar arasında cer harfi olan ”على“ nın nüshada ”علا“ şeklinde elifle yazılmış olması zikredilmiştir. Hazreti Osman mushaflarında bu kelimenin yâ ile yazıldığı bilinmektedir (Altıkulaç, s. 21, 75; Dânî, el-Muḳniʿ, s. 65; Selâhaddin el-Müneccid, s. 53). Taşkent, Londra, Paris ve St. Petersburg mushafları gibi pek çok yaprağı günümüze ulaşmayan mushaflarla karşılaştırıldığında tam nüsha olarak itibar edebileceğimiz bu Mushaf da gösteriyor ki, Kur’ân-ı Kerim sadece hâfızların okuyuşları ile değil, yazısı ile de korunmuştur. Ve 14 asır önce nâzil olup yazıldığı gibi elimizdedir. Bu mushaflar bu gerçeğin tartışmasız şahitleridir. Bu mukaddes metne inanmamak, onun getirdiği aydınlık yolda olma bahtiyarlığına erememiş olmak da, ona inanan ve onu yaşayanların bu konudaki hazlarına imrenmeye mâni değildir. Pek çok batılı düşünür, fikir ve siyaset adamının ona olan hayranlıklarını açıkça ifade etmelerinde bu imrenme duygusunun etkisi olmalıdır. Batılıların bu konudaki açıklamaları için bk. Keskioğlu, Osman,Nüzûlünden Günümüze Kur’an Bilgileri, s. 324-330; Sprenger,Aloys,Das Leben und die Lehre des Mohammad,Berlin 1861,cilt I,s. II;Diez,Ernst,Glaube und Welt des Islam,Stuttgart 1941,s.7;Muir,William,The Life of Mahomet

 

5. Bibliothèque Nationale nüshası (nr. Arabe, 328/a)

I. (VII.) yüzyıla ait olduğu tahmin edilen ve günümüze elli altı varakı ulaşan nüsha F. Deroche ve S. N. Noseda tarafından neşredilmiştir (Lesa 1998).

6. British Library nüshası (nr. 2165)

Yine I. (VII.) yüzyılda yazılmış olduğu tahmin edilen bu eksik mushaf nüshasının korunabilmiş sûre ve âyetleri şunlardır: A‘râf sûresi 42. âyetle Tevbe sûresi 95. âyet arası, Yûnus sûresi 9. âyetle Zümer sûresi 47. âyet arası,


Mü’min sûresi 61. âyetle Zuhruf sûresi 71. âyet arası.
121 varaklık mushafın British Library tarafından 1-61. varaklarının tıpkıbasımı yapılmış (London 2001), diğer varaklarının da basılacağı bildirilmiştir (Altıkulaç, s. 58).


7. Derleme Nüsha
Aynı mushaf nüshasının parçaları olduğu görüşüyle St. Petersburg, Katta-Langar, Buhara ve Taşkent’teki muhtelif kütüphanelerde mevcut varakların fotoğraflarının bir araya getirilmesi suretiyle meydana getirilmiş bir nüsha olup


bu haliyle Kur’ân-ı Kerîm’in yaklaşık yarısını ihtiva etmektedir (St. Petersburg 2004). Hazreti Osman’ın mushaflarından biri olmadığında şüphe bulunmayan ve diğer varaklarının da zamanla bulunabileceği ihtimalinden söz edilen nüshanın, VIII. asrın son çeyreğine (hicrî asrın 2. yarısına) ait olduğu tahmin edilmiştir (bk. Efim Rezvan, I, 66-70).
Hasılı, şu anda dünyanın her tarafında okunan Kur'an, Hazreti Ebu Bekir'in (r.a) emri ile derlenen nüshasının, Hazreti Osman (r.a) tarafından resmi bir emirle farklı bölgelere gönderilen nüshaların bir kopyasıdır. Bugün bile, dünyanın çeşitli bölgelerindeki büyük kütüphanelerde çok eski nüshalar bulunmaktadır. Eğer Kur'an'ın her tür değiştirme ve tahriften korunduğu konusunda şüphe duyan bir kimse varsa, Kur'an'ın herhangi bir kopyasını bu nüshalardan biriyle karşılaştırıp, ikna olabilir.

Yorumlar

En Çok Görüntülenenler